İsrail'de yaşanan bir trajedi, uzun süredir çocuk sahibi olmayı bekleyen bir ailenin umutlarını bir kez daha yerle bir etti. 18 yıl boyunca bebek sahibi olma hayaliyle yaşayan bir çift, çeşitli tedavi yöntemlerine başvurmuş, toplamda 700 iğne vurarak hayallerini gerçekleştirmek için mücadele vermişti. Ancak, doğuma iki gün kala, yaşanan talihsiz bir olay sonucu bebeklerinin yaşamı sona erdi. Bu durum, infertilite tedavisi gören ailelerin karşılaştığı zorlukları ve duygusal çalkantıları bir kez daha gün yüzüne çıkardı.
Celil Ünsal ve eşi Melo Marta, 18 yıl boyunca bebek sahibi olma hayali peşinde koştu. İlk başlarda sıradan bir sıkıntı gibi görünen bu durum, zamanla derin bir arzuya dönüştü. Her iğne, her tedavi, her yeni umut, onları bebek hayaline bir adım daha yaklaştırdı, ancak beklenen mutlu sona ulaşmak giderek zorlaştı. Çocuk sahibi olmaktan mahrum kalmanın getirdiği duygusal yük, zamanla çiftin yaşamlarını olumsuz etkilemeye başladı.
Yıllar geçtikçe, tedavi sürecinde yaşadıkları maddi ve manevi zorluklar artmış, fakat çift asla pes etmemişti. Tıbbın sunduğu tüm imkanları denemişlerdi; tüp bebek tedavisi, hormonal tedavi ve çeşitli alternatif yöntemler… Her seferinde umutları daha da büyüyerek, son bir yolu denemek için hevesle yola çıkıyorlardı. Ancak beklenen mutlu gün, iki gün önce gelen bir telefonla kaosa dönüşecekti.
Celil ve Melo’nun, uzun bir bekleyişin ardından sonuna geldikleri hamilelikleri, çok kısa sürede sevinç yerine çaresizlikle sonuçlandı. İkili, doğumdan sadece iki gün önce doktorlarından aldıkları haberle sarsıldılar. Bebeğin kalp atışları durmuştu. Bu haber, onları yıllardır süren mücadelelerinin en karanlık anına sürükledi. Uzun yıllar boyunca ulaştıkları bu mutluluk, bir anda ellerinden kayıp gitti.
Bu trajik olay, yalnızca Celil ve Melo’nun hikayesi değil, birçok ailenin yaşadığı benzer zorlukların bir yansıması. Türkiye'de ve dünyada, bebek sahibi olma hayali kuran birçok çift, aynı süreçlerden geçerek hayal kırıklığına uğruyor. İnşaat sektörü gibi çeşitli alanlarda hayat bulan birçok çift, yaşadıkları bu travmayı gizlemeye çalışırken, sevinçlerinin kaybolmasıyla başa çıkmakta zorlanıyor. Tedavi süreçleri, aynı zamanda maddi yükümlülükler ve duygusal travmalarla büyük bir baskıya dönüşüyor.
Celil ve Melo, hayatlarının en zor zamanlarından birini geçirirken, aynı zamanda çevrelerinden de destek görmektedirler. Arkadaşları ve aileleri, yaşadıkları kaybı paylaşıyor, yaşadıkları derin acının hafiflemeleri için moral vermeye çalışıyor. Çözüm yolları arayan aileler, artık bu tür durumlarla başa çıkmaları gerektiğini biliyorlar. Ancak, kaybettikleri umutları hiç bir şeyle telafi edemeyeceklerini de biliyorlar.
İnterfertilite tedavisinin hem fiziksel hem de psikolojik olarak zorlayıcı bir süreç olduğu gerçeği bu olayla bir kez daha gün yüzüne çıkıyor. Doğum öncesinde karşılaşılan bu tarz trajedi örnekleri, sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada, bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin yaşadığı benzer kaygı and tragik durumlardan sadece biri. Sağlığını geri kazanmak ve mutlu bir aile yaşamına kavuşma umuduyla çocuğunu kucaklamak isteyen çiftler, yaşamaktan vazgeçmedikleri sürece tedavi süreçlerinin sadece birer engel olduğunu unutmamalıdırlar.
Bu ve benzeri olaylar toplumsal bir bilinci artırarak, infertilite tedavisi gören hastaların yaşadığı zorluklara dair bir farkındalık oluşturmalıdır. Daha fazla aile, benzeri kötü deneyimler yaşamadan, bu trajik durumu önlemek adına bilinçlenmelidir. Yaşanan süreç içerisindeki duygusal zorluklar, yalnızca bireyleri değil çevrelerindeki sevdiklerini de etkileyen karmaşık bir durum. Bireylerin tedavi süreçleri boyunca yalnız olmadıklarını bilmeleri, hem maddi hem de manevi açıdan büyük önem taşımaktadır.
Söz konusu trajedi, hepimizi düşündüren önemli bir gerçek: Aile olma hayali, sabırlı ve cesur bireylerin cesaretini sorguluyor. Celil ve Melo’nun hikayesi, milyonlarca insanın yaşadığı içsel bir yolculuğun sadece bir parçası. Hayatta kalmak ve yeni umutlarla yeniden yola çıkmak, belki de en büyük zorluktur.