Geçtiğimiz günlerde, bir trafik kazası sonucunda yüzde 98 engelli kalan 17 yaşındaki Dilara’nın yaşadığı acı dolu süreç, Türkiye’deki hukuk sistemine dair soru işaretlerini bir kez daha gündeme getirdi. Kazaya sebep olan şoför hakkında verilen ceza, ailenin beklediği gibi çıkmadı ve bu durum, mağdur ailenin hayal kırıklığını derinleştirdi. Aile, "Bu ceza bizi üzdü, perişanız” diyerek adalet arayışına devam ediyor.
16 yaşındaki Dilara, trafik kazasının yaşandığı gün arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirmekteydi. Kazanın meydana geldiği an, hayatlarının en karanlık anlarından biri olarak tarihe geçti. Bir şoför, dikkatsizliği sonucu önüne çıkan Dilara'ya çarptı. Hızla giden aracın etkisiyle Dilara'nın vücudu ağır hasar aldı ve birçok organında kalıcı hasar oluştu. O andan itibaren Dilara’nın hayatı tamamen değişti. Kazadan sonra hastaneye kaldırılan genç kız, 4 aylık zorlu bir tedavi sürecine girdi. Bu süreçte pek çok ameliyat geçiren Dilara, artık tekerlekli sandalyeye bağımlı olarak yaşamına devam etmek zorunda kaldı.
Yaşanan acı olayın ardından, Dilara’nın ailesi durumu yetkililere bildirdi ve kaza ile ilgili hukuki süreç başlatıldı. Ancak, kazaya sebep olan şoför için verilen ceza, ailenin beklentilerini karşılamadı. Mahkeme, şoföre yalnızca para cezası ve kısa süreli bir hapis cezası verdi. Aile, bu cezanın durumlarını dikkate almadığını ve adaletin yerini bulmadığını belirtti. Dilara’nın babası, "Bu ceza bizi üzdü, perişanız. Kızımın çektiği acılar, şoför için bu kadar kolay olmamalıydı. Biz adalet istiyoruz.” ifadelerini kullandı. Aile, sosyal medyada ve çeşitli platformlarda #Adaletİstiyoruz etiketi ile seslerini duyurmaya çalışıyor.
Dilara’nın hikayesi, yalnızca bir aile dramı değil, aynı zamanda Türkiye'deki trafik güvenliği konusundaki eksiklikleri de gözler önüne seriyor. Benzer materyallerin yaşanmaması için toplumun bilinçlendirilmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Aile, Dilara’nın yaşadığı zor süreç ile ilgili olarak daha geniş çaplı bir farkındalık yaratmak istiyor. Bu nedenle, trafik güvenliği üzerine çeşitli projeler ve kampanyalar planlıyorlar.
Aile, maddi kaygıların yanı sıra, Dilara'nın geleceği ile ilgili endişelerini de taşımakta. Kızlarının ihtiyaçları ve bakımı için ciddi bir maddi yük altındalar. Kazadan sonra durumlarının daha da kötüye gittiğini vurgulayan aile, "Biz artık kızımıza nasıl bakacağız? Maddi durumumuz yeterli olmadan bu acıları nasıl taşıyacağız?" diye sormaktan kendilerini alıkoyamıyor.
Toplumda yaşanan benzer olayların önüne geçebilmek için, devletin de daha ciddi ve caydırıcı önlemler alması gerektiği düşünülüyor. Eğitim, trafik düzenlemeleri ve denetimlerin artırılması konusunda talepler yükseliyor. Aile, sadece kendi hayatlarının değil, tüm toplumun hayatını etkileyen bu trajik olayların önüne geçilmesi adına mücadelelerini sürdüreceklerini belirtti. "Biz yalnızca Dilara için değil, tüm çocuklarımız için adalet istiyoruz," diyerek seslerini daha fazla duyurmayı hedefliyorlar.
Önümüzdeki günlerde, Dilara’nın ailesinin mağduriyetinin giderilmesi amacıyla yapılacak eylemler ve etkinlikler, toplumun duyarlılığını artırmak ve benzer olayların yaşanmaması için birer adım olacak. Aile, tüm yaşadıkları sıkıntıların yanı sıra, bu sorunların çözümü için üzerlerine düşen her türlü sorumluluğu alacaklarını ifade ediyor ve toplumdan destek bekliyor. "Bu mücadele sadece bizim değil, tüm ailenin ve toplumun mücadelesi olmalı," diyorlar.
Son olarak, Dilara’nın hikayesinin farkındalık yaratmasının yanı sıra, insanları daha dikkatli ve duyarlı olmaya teşvik etmesi bekleniyor. Trafik güvenliğine dair yapılacak iş birlikleri ve kampanyalar sayesinde, böyle trajik olayların önüne geçilmesi umuluyor.