Yıllar geçse de kayıp bir kişinin acısı ve sorgulaması asla bitmez. Öncelikle bu kayıp, sadece aile ve yakınları için değil, toplumsal bir mesele haline de dönüşür. İşte tam da böyle bir durumda, 7 bin 300 günü geride bırakmış olan İlayda'nın kayboluşu, teknoloji sayesinde yeniden gündeme geldi. Uzmanlar, yapay zeka uygulamalarının kaybolan kişilerin bulunmasındaki rolünü sorgularken, İlayda'nın ailesi ise umudu kaybetmiyor. Yapay zeka ile oluşturulan yeni yüz tasvirleri, İlayda'nın bulunma ihtimalini artırmak için büyük bir fırsat sunuyor.
Gelişen teknolojinin, özellikle yapay zeka uygulamalarının, kaybolan kişilerin tespitinde nasıl bir rol oynayabileceği üzerine yoğun çalışmalar yapılmakta. İlayda'nın kaybolduğu tarihin üzerinden geçen yıllar, zamanla birlikte unutulmaya yüz tutmuş bir hikaye gibi görünse de, yapay zeka destekli projelerin hayata geçmesiyle birlikte bu hikaye daha da canlı bir hale gelmekte. İlayda'nın kaybolduğu günlerde çekilmiş olan fotoğraflar, yapay zeka algoritmalarıyla birleştirilerek yeni yüz tasvirleri oluşturuluyor. Bu sayede, küresel bir veri havuzunda muhtemel görüldüğü yerlerdeki ipuçlarıyla birleştirilmesi hedefleniyor.
İlayda'nın kaybolması, ailesi için büyük bir travma yaratmıştı. Gözyaşları, yas tutan kalpler ve belirsizlikle geçen yıllar... Ancak, yeni teknolojilerle elde edilen yapay zeka verileri, aileye bir umut ışığı sunmakta. İlayda’nın annesi, "Her yeni gün, umudun bir tık daha azalmasına vesile oluyor, fakat bu yeni gelişmeler sayesinde tekrar umutlanmayı deneyebiliyoruz." şeklinde duygularını ifade etti. Yapay zeka ile oluşturulan bu yeni yüzler, İlayda'nın kimlik dağıtımı ve tanıtım çalışmaları için günlük hayatlarında kullanılacak. Bunun yanı sıra, sosyal medya platformlarında ve toplumsal bilinci artırmaya yönelik organizasyonlarda yapılacak kampanyalarla daha geniş bir kitleye ulaşmak istiyorlar.
Belirsizliğin yarattığı kaygı, sadece aileye değil, aynı zamanda toplumun birçok kesimine etki ediyor. İlayda'nın kaybolması, benzer kayıplarla ilgili farkındalığın artmasına dair bir çağrı niteliği taşıyor. Eğer teknolojiye daha fazla güveniyorsak, insan hayatını kurtarma konusunda da aynı özgüveni göstermeliyiz. Yapay zeka, kaybolan kişilerin tespitinde kullanılabilecek yeni bir araç ve bu araçlar doğru şekilde kullanıldığı takdirde, birçok hayatın kurtarılmasına, ailelerin tekrar bir araya gelmesine vesile olabilir.
Unutulmamalıdır ki, yapay zeka yalnızca bir araçtır. Ancak bu aracın kullanımı, doğru bilgilerin ve kaynakların sağlanmasıyla önemli bir hale gelir. İlayda'nın hikayesinin başına yapılan tüm müdahale ve geliştirdikleri projelerle, sadece ona değil, aynı zamanda benzer durumdaki birçok insanın da bulunmasını sağlayabilir.
Sonuç olarak, İlayda'nın kaybolduğu günlerden bu yana geçen zaman, aileyi ve toplumu derinden etkileyen bir hikaye yaratmış durumda. Yapay zeka ve teknoloji, kaybolmuş olan İlayda gibi bireylerin bulunmasında bir anahtar olabilir. Her ne kadar belirsizlik ve hüzünle dolu bir yolculuk olmuş olsa da, bu umut dolu projelerle birlikte, kaybolanların bulunması için yeni bir sayfa açılmakta. İlayda'nın kaybolduğu 7 bin 300 günden sonra bile, umudun ve aklın yetenekleri, bir gün herkes için ışık tutacağını gösteriyor.